socratesXreflect_alt

Şehrin Tanıkları

9 dk

Tüm teknolojik imkânlara rağmen geçmişin, bugünün ve geleceğin birleştiği nokta hâlâ aynı: Seyretmek ve tanık olmak. Paris'ten Londra'ya, New York'tan Manchester'a spor dünyasının şöhretli tanıklarını bu sayfalara taşıdık.

Küskün Milan'lı

1982 yapımı Eccezzziunale... Veramente filmi, Diego Abatantuono'nun ayrı ayrı canlandırdığı Milan, Inter ve Juventus fanatiklerinin komik maceralarını anlatır. Milan tribün lideri Donato Cavallo, filmin başındaki futbol rüyasından uyanır, yataktan kalkarken ufak bir tapınağa çevirdiği sehpasındaki mumları söndürüp, 'kutsal'ı Gianni Rivera'nın fotoğrafıyla konuşur: "Uyandın mı Gianni? İyi uyudun mu, güzelce dinlendin mi?" Abantantuono, kendisine uluslararası şöhreti kazandıracak Gabriele Salvatores'in Kaçış Üçlemesi'nde de futbol topuyla ilişkisini sıcak tuttu. Ama Cavallo'nun yeri ayrı kaldı, nitekim kendinden bir parçaydı. Aktör, özellikle Silvio Berlusconi'nin başkanlık döneminden itibaren Milan'la özdeşleşen isimlerdendi. Maçlara gitti, futbolcularla ahbap oldu, Arrigo Sacchi'nin anılarında da yer alacak Milanello ziyaretleri yaptı. 2019'da değişen takım sahibi modeline isyanını "Artık Atalanta'yı destekliyorum" çıkışıyla dışavursa da Cavallo karakteri sosyal medya döneminde de Milan'lıların en büyük ikonlarından biri olmaya devam ediyor. Şampiyonluk sonrası duygularını merak ediyoruz... / İlhan Özgen

Arizona Rüyası

Çöl, kayalıklar, sıcak hava, Büyük Kanyon… Bu saydıklarımızla özdeşleşmiş Arizona eyaletinin bir buz hokeyi takımına ev sahipliği yapması, içinde bir parça tezat barındıran bir durum diye düşünebilirsiniz. O halde bu tezatı bir parça daha ileri taşıyalım… Çölün ortasında kurulmuş Arizona Coyotes takımının en fanatik taraftarlarından biri, yaklaşık üç bin klilometre uzaktaki Detroit'te doğmuş 'Metal Tanrısı' Alice Cooper.

Elli yılı aşkın bir kariyere sahip rock efsanesi, sık sık Coyotes maçlarına gidiyor. Hatta takımın 2012 yılında oynadığı konferans finalinde, taraftarlara Alice Cooper maskesi bile dağıtılmıştı. Cooper'ın Coyotes sevgisi 1960'lı yıllarda Phoenix bölgesine taşınmasıyla başlıyor. Metal Tanrısı, tüm ününü bu şehirde kazanırken, Coyotes'i desteklemeyi de asla ihmal etmiyor. Ancak Arizona Coyotes, Alice Cooper'a ve Arizona şehrine 2012'deki konferans finali dışında henüz bir başarı yaşatabilmiş değil. Mevcut duruma bakınca, bu ihtimal yakın zamanda da pek mümkün görünmüyor. / Kaan Demirel

Acı Ortağı

Nick Hornby, usta bir yazar. Ayrıca Arsenal taraftarı. Orijinal adıyla Fever Pitch, Bağış Erten'in çevirdiği Türkçe yayımlanan haliyle Futbol Ateşi, spor külliyatının en müstesna örneklerinden biri. Hornby, eserinde yer yer otobiyografik öğeler kullanır, bir yandan Arsenal tarihini arka plan olarak sererken futbol taraftarı olmanın bir genç için ne tür yansımaları olabileceğini anlatır. En çok da kaybetmeyi...

Arsenal, sıkıcı bir futbol oynar, sıkça hayal kırıklığı yaratır ve büyüme sancılarınıza pek de yardımcı olmaz. Ancak nihayet kazandığında, o hissin de tarifi olmaz. Hornby'nin dünya çapında ilgi gören eseri, zaman içinde ilginç bir etki de yaratır: Yurtdışındaki Arsenal taraftarlarına neden 'Topçular'ı tutmaya başladıklarını sorduğunuzda, kimilerinin cevabı Fever Pitch'tir. Onca gole, maça ve galibiyete bedel bir etki yaratır, bir açıdan da 'acısına' tanımadığı insanları ortak eder. Hatta aralarında edebiyat düşkünü olmayanların onu şöyle nitelemesi sürpriz olmaz: Nick Hornby, Arsenal taraftarı. Ayrıca bir yazar… / Buğra Balaban

Başkan

Fransa Bisiklet Turu, hareket halinde bir kasabadır. Antoine Blondin'in tabiriyle bu kasabanın kendine has kuralları vardır ve belediye başkanı Jacques Goddet'dir. Goddet, Fransız sporunun orta yerine doğmuştur. Babası Victor, L'Equipe'in ve Fransa Bisiklet Turu'nun kurucularındandır. Oğlu Jacques, 26 yaşında gazetenin başına geçer; 1936'da ise Le Tour'un direktörü olur. Yarım asır boyunca Fransa'nın başkentinde hem gazeteyi hem bir yarışı yönetir. Mesai çıkışında Paris bulvarlarında arzıendam eyler, boks maçlarından pist bisikletine kadar her türlü etkinliği takip eder.

Le Tour'u ise şimdiyle mazi arasında bir köprü olarak görür. Acılar ve mücadeleler, onun kaleminde efsaneleşir. Goddet'ye göre Le Tour, gündelik hayatta unuttuğumuz sıkıntıların ve tehlikelerin habercisidir. Hayatını kaybettiğinde L'Equipe tarafından 'Yirminci Asrın İnsanı' diye anılır. Fakat başka bir Blondin tasviri onu daha iyi anlatır: "Fransa, 11 ay Charles de Gaulle tarafından, Temmuz'da ise Goddet tarafından yönetilir." Goddet'nin başkanlık sarayı Elysee değil, Paris'teki L'Equipe ofisi ve gezgin tur karavanıdır. / İnan Özdemir

New York İnsanı

"Mets maçında ne olduğunu biliyorsan hiçbir şey söyleme. Kasete kaydettim. Merhaba."

Bütün gün insanlardan uzak durup Mets maçının skorunu öğrenmemeye çalışan Jerry Seinfeld, dizinin ilk bölümünde bu cümleyi söyler. Onu gafil avlayan, kapıdan sürpriz girişleri akıllara kazanan Cosmo Kramer’dan başkası değildir. Kendine “Hiçbir şey hakkında bir dizi” diyen ama New York ve insanları hakkındaki her şeyden bahseden Seinfeld’i yazan Larry David & Jerry Seinfeld ikilisi şehrin takımları hakkında da göndermeler yapar. David, Yankees sevgisini Steinbrenner karakteri ve George Costanza’nın Yankees kulübünde çalışmasıyla diziye zerk eder. Jerry ise Mets efsanesi Keith Hernandez’in konuk olduğu bölümlerden tutun metrodaki çıplak adamla sohbete kadar Mets hayranlığını vurgular. 10'lu yaşlarda ilk defa Shea Stadyumu tribünlerinde büyülenip Mets taraftarı olan Jerry Seinfeld’in son yıllarda kulübü satın alma ihtimali bile konuşuluyor. Bugünlerde hem gerçek hem kurgu karakter olarak takımla belki de en özdeşleşen figürdür. Gidip, Nazi Çorbacı bölümü izleyeyim. Canım çekti. / Caner Eler

İçeriden Dışarıya

Pep Guardiola puro içiyor ve siz bunun ne anlama geldiğini çok iyi biliyorsunuz. En azından son iki yıldır… Birkaç hafta önce yapılan şampiyonluk kutlamalarında sahneyi yakın dostuyla paylaşan teknik direktör, verdiği fotoğraflarla birlikte Manchester şehrinin en karizmatik insanı olmayı başarmıştı. Ancak geçen seneki kutlamalar… Başkaydı. Aslında özneler sabitti. Ama Pep Guardiola bu sefer işin içine müziği de katmıştı. Bu kulübün en sadık taraftarlarından Oasis'in müziğini. İlk büyük konserini 1996 yılında Manchester City'nin eski evi Maine Road'da veren Gallagher Kardeşler, takımlarının kazanmaya başlaması ile taraftarlığa başlamış kişiler değil. 15 yaşında okuldan atılan ve vaktinin çok büyük bir bölümünü City'li taraftarlar grupları ile geçiren Noel Gallagher, Maviler'in iç saha maçları öncesinde çalınan ünlü Wonderwall şarkısını "Hayali bir arkadaşınızın gelip sizi bulunduğunuz sıkıntılı durumdan kurtarması" olarak tanımlıyor. Ve bu tanım, her ne kadar şarkı Manchester City için yazılmasa da kulübün sıkıntılı geçmişi ile bir hayli uyum sağlıyor. / Arhan Ata Pilavoğlu

ALady W

1953'ten beri Birleşik Krallık Kraliçesi olan II. Elizabeth, ulusunun ikonik spor organizasyonu Wimbledon'da sadece dört maç izlemiş. Eşi Prens Philip ise sadece yedi defa Merkez Kort'ta bulunmuş. Meşhur bir kraliyet tribününe sahip organizasyon için bu sayılar kulağa az gelebilir. Fakat yıllar içinde monarşinin belli başlı üyeleri Wimbledon'ı ziyaret etti. Seksenler ve trajik biçimde hayatının sonlanacağı doksanlar süresince popülaritesi ile tüm aileyi gölgede bırakan Prenses Diana herhalde bu isimlerin başındaydı.

Sıkı bir spor takipçisi olan Galler Prensesi, tribünde bulunduğu anlarda stili ve kendine has klas tavrıyla ilgi odağıydı. John McEnroe'nun Björn Borg'u mağlup ettiği unutulmaz final, birkaç Martina Navratilova-Chris Evert kapışması, Pete Sampras'ın ilk şampiyonluğu ve çok daha fazlasını canlı izleyen Lady Di'nin Buckingham Sarayı'ndaki tenis izleme açığını kapattığı aşikâr. Şimdilerde hiç tanışmadığı kayınvalidesinin izinden giden Cambridge Düşesi Kate Middleton, Lady Di'nin Wimbledon tribünlerindeki efsanesiyle rekabet ediyor. / Aras Yetiş

Logo Transferi

Bobby Moore, Geoff Hurst, Frank Lampard'ın babası Frank Lampard ve Steve Harris. Bu isimlerin ortak özelliği, Wally St Pier tarafından keşfedilip West Ham altyapısına kazandırılmış olmaları. Ama Harris, diğerlerinden farklı bir yol çizdi. 14 yaşına geldiğinde birkaç bira içmek ve kızlarla tanışmak istiyordu. Hocaları ise ondan bir sporcuya uygun yaşamasını bekliyordu. West Ham'da profesyonel olmak Harris için bir hayaldi fakat bu hayale ulaşması için gereken fedakârlıklar biraz fazla gelmişti... Bir yıl sonra ilk bas gitarını aldı, dört yıl sonra Iron Maiden'ı kurdu. Grubuyla birlikte dünya çapında ses getirirken, kulübüne olan sevgisini göstermenin farklı yollarını bulacaktı. Harris'in bas gitarına West Ham logosu koymasıyla başlayan süreç, West Ham'ın Iron Maiden logolu formalar çıkarmasına kadar ulaştı. West Ham tribünlerinde Steve Harris'e, Iron Maiden konserlerinde West Ham taraftarlarına rastlamak sıradanlaştı. Grubun binlerce hayranı, takıma sempati beslemeye başladı. Futboldan yürüse, muhtemelen kulübüne bu derece faydalı olamayacaktı… / Atahan Altınordu

Aranan Sima

New York sadece ABD'nin değil; dünyanın en gözde şehirlerinden biri. Bu şehrin basketbol takımı da haliyle her iç saha maçında sayısız ünlüyü konuk ediyor. Ama o ünlülerden biri, aynı zamanda mekânın sahibi… Evet, Spike Lee'den bahsediyorum. 13 yaşından beri Madison Square Garden'ın ve New York Knicks maçlarının gediklisi olan ünlü yönetmen, 2020'de takım sahibi James Dolan'la problem yaşadığı dönem haricinde Knicks maçlarının demirbaşıydı. Kimi zaman Scottie Pippen'ın 'trash talk'una maruz kaldı, kimi zaman Reggie Miller'ın en çok laf attığı isimlerden oldu. Spike Lee'nin adı New York Knicks'le o kadar özdeşleşmişti ki 2010'da Donnie Walsh'a Carmelo Anthony'nin New York Knicks'e gelmeye sıcak baktığını söyleyen ondan başkası değildi. O, kendi deyişiyle kulüp için çalışan birinden ziyade Madison Square Garden tavanına yeni ve güncel bir şampiyonluk flamasının asılmasını isteyen bir taraftardı. Bugün itibarıyla New York Knicks hâlâ adı şampiyonlukla anılan bir takım değil. Peki ya Spike Lee? Adının, belki de filmlerinden çok Knicks ile anılmasını bir süre daha görecek gibiyiz… / Ruhat Akkuş

Socrates Dergi