socratesXreflect_alt

Babam Diego

5 dk

Diego Maradona kimilerine göre tarihin en iyisi, kimilerine göre bir futbol tanrısı. Dalma Maradona için ise sadece bir baba. Daughter of God belgeseli de bunu anlatıyor.

Bu röportaj ilk olarak The Rival'da yayımlanmıştır. Socrates'in uygulaması olan The Rival'daki en yeni yazıları, röportajları ve özel dosyaları takip etmek için için uygulamamızı indirin, spor dünyası cebinize gelsin.

Sarı kıyafeti, sevimli saçlarıyla küçücük bir kız çocuğu, dönemin en büyük futbol ilahının, babasının etrafında dolanıyor. Kâh topla oynuyor, kâh babasına sarılıyor ya da onun bacağındaki muhtemel bir rakip darbesini merakla inceliyor. Dalma Maradona ile Diego Maradona’nın 1989’daki objektiflere yansıyan bu fotoğraflarının üzerinden 35 yıl geçti. Şimdi Dalma’dan Diego’yu dinleme vakti…

Lorena Munoz tarafından yönetilen The Daughter of God: Dalma Maradona adlı belgesel; küresel ikonu, kızı Dalma'nın ve hayatından geçen önemli kişilerin ağzından hikâyelerle ve şu âna kadar bilinmeyen görüntülerle bir kez daha izleyici karşısına çıkıyor.

Yapım, Diego Maradona'nın Villa Fiorito'daki çocukluğundan İtalya'daki kariyerine ve efsane statüsüne ulaşacağı döneme kadar hayatındaki önemli anları ekrana getiriyor. Kariyerinin epik ve dramatik anlarının yanı sıra; Dalma onu bir baba, arkadaş, öğretmen ve insan olarak da hayranlarına anlatıyor.

45’er dakikalık üç bölümden oluşan The Daughter of God: Dalma Maradona’da anlatıcı koltuğunda Dalma Maradona dışında; Guillermo Coppola, Sergio Goycochea, Carlos Tevez, Lalo Maradona, Jorge Burruchaga, Fernando Signorini ve Diego’nun Napoli'den meslektaşları da oturuyor.

Bu biyografik belgesel, 29 Şubat’ta (yarın) discovery+ ayrıcalığıyla Türkiye’nin yerli online video platformu BluTV’de yayına girecek. Dalma Maradona elbette bu projenin başanlatıcısı ama anıları, hikâyeleri ve gözlemleri ekranda dinlemeden önce onun ağzından belgeselin yapım sürecini ve perde arkasını dinleme imkânı bulduk. Fragman niyetine…

Bu maceraya nasıl atıldınız? Proje nasıl ortaya çıktı?

İlk görüşmeyi genel yapımcı Axel Kuschevatzky’yle yaptım. Beni aradı ve babamla ilgili bir dizi konusunda kendisiyle temasa geçildiğini söyledi. Zaten herkes babamın bir futbolcu olarak hayatını biliyordu, biz de hikâyeyi biraz değiştirmek istedik çünkü temelde bilinmeyen kısmını göstermek önemliydi.

Birkaç yıl önce yaptığım Tanrı'nın Kızı adlı oyun bunun ilk adımıydı ve bu sayede babamla olan ilişkime ve hayatıma bir bakış sağlamıştım. Bu proje sayesinde benim gözümden babamın, diğer pek çok insan için olduğu gibi bir Tanrı olmadığını anlatabilmiştim. Benim için o sadece baba! Bu uzun ama çok güzel bir süreç oldu.

Karmaşık duygular içinde gibisiniz...

Evet ama her şeyden öte, çok severek yaptığım bu belgeselin yayımlanmasından dolayı çok mutluyum. Bu benim hikâyem ve bir kız çocuğunun bakış açısıyla bir şeyler anlatmak istedim. Tüm bu malzemeyi bir araya getirmek için babamı gerçekten tanıyan insanlarla konuşmam gerekiyordu.

Neyse ki hikâyelerini paylaşmak ve onun hakkında konuşmak isteyen pek çok meslektaşı ve arkadaşıyla tanıştım. Bu belgesel babama benden bir armağan. Onun hayatının bir parçası olmak ise benim için bir armağan.

The Daughter of God: Dalma Maradona, daha önce hiç görülmemiş inanılmaz görüntülerin yanı sıra, bir babanın kızıyla olan ilişkisine farklı bir bakış açısından bakmak isteyen herkes için diyebilirim.

Projenin adı da ‘Tanrı'nın Kızı’ anlamına geliyor. Bu isim seçimi hakkında bize ne söyleyebilirsiniz?

Aslında başlık ironik çünkü ben öyle hissetmiyorum. Bu başlıkla oynamak iyi bir fikir gibi geldi çünkü babamın bununla hiçbir ilgisi olmamasına rağmen insanlar ona bu ismi verdiler. Dediğim gibi, ben burada onun benim için sadece bir baba olduğunu anlatmaya çalışıyorum.

"Geçmişe bakmak güç ve oldukça etkileyici ama aynı zamanda da güzeldi."

"Geçmişe bakmak güç ve oldukça etkileyici ama aynı zamanda da güzeldi."

Geriye dönüp bakmak sizin için zor olmuş olmalı...

Evet, geçmişe bakmak güç ve oldukça etkileyici ama aynı zamanda da güzeldi. Onun hep yanımda olduğunu hissediyorum. Süreç boyunca çok kişisel hikâyeleri olan, ona çok yakın insanlarla karşılaşacağımı biliyordum. Hatta bu konuyu yönetmen Lorena Munoz’la konuştuğumda ona "Sürekli ağlamak istemiyorum" demiştim. O da bana şöyle cevap vermişti: "Merak etme, güven bana. Ne anlatmak istediğimizi biliyorum." Ve sonuç inanılmaz oldu.

Belgeselde babanız hakkında ne gibi şeyler keşfettiniz?

Pek çok şey bilmeme rağmen, belgeselde yer alan Guillermo Coppola, Sergio Goycochea, Carlos Tevez, amcam Lalo Maradona, Jorge Burruchaga ve Fernando Signorini gibi ondan sevgiyle bahseden insanlarla tanışmak çok güzeldi. Babamla ilgili her türlü anekdotu ve bu insanların hikâyelerinin ilk elden deneyimlerle doğruladığını duyduğumda, kendimi sık sık şöyle derken bulurdum: “Bu gerçek ve harika bir şey!”

‘Tanrı'nın kızı’ olmanın en iyi ve en kötü yanı nedir?

En iyi yanı, bugün hâlâ daha insanların beni sokakta durdurup onunla ilgili anılarını anlatmaları. Bu beni çok etkiliyor. Sanırım en kötü yanı da hayatına bu kadar çok giriş izni vermiş olması ve bunun da herkesin fikrini söylemesine ve mahremiyetinizi ihlal etmesine yol açması. Buna çok fazla izin vermiyorum ve bu konuda daha temkinli olmaya çalışıyorum.

"Bugün hâlâ daha insanlar beni sokakta durdurup onunla ilgili anılarını anlatıyorlar. Bu beni çok etkiliyor."

"Bugün hâlâ daha insanlar beni sokakta durdurup onunla ilgili anılarını anlatıyorlar. Bu beni çok etkiliyor."

Belgeseli kurgularken herhangi bir zorlukla karşılaştınız mı?

Sanırım malzemeyi derlerken biraz zorluk yaşadık. O kadar çok şey vardı ki… Mantıksal açıdan bir düzen sağlamak istedik. Gerçekten neyin kalacağını, neyin çıkacağını değerlendirmek zorundaydık. En zorlu kısım buydu. Neyse ki editörlerimiz çok iyiydi ve iş tam istediğimiz gibi, kusursuz bir şekilde tamamlandı.

Babanızın Avrupa’da oynadığı ve sizin de orada yaşadığınız dönemle ilgili neler hatırlıyorsunuz?

İtalya'da (Napoli) güzel ve yoğun bir deneyim yaşadım. Hatırlıyorum da ne zaman bir yere gitsek ortalık insan kaynardı. İnsanların sevgi gösterileri olmasına rağmen çok fazla dışarı çıkamazdık. İtalyanca konuşmayı orada öğrendim ve oraya bugün bile her gidişimde büyük bir zevk duyuyorum. Napoli'ye varır varmaz bana babam sebebiyle çok büyük bir sevgi gösteriyorlar.

"Ne zaman bir yere gitsek ortalık insan kaynardı..."

"Ne zaman bir yere gitsek ortalık insan kaynardı..."

Sevilla'daki zamanlar da aklımda… İnsanların bana ve aileme karşı ne kadar saygılı olduklarıyla ilgili çok güzel anılarım var.

Sizce babanızın dünyaca tanınan bir kişi olarak insanlar tarafından algılanışı nasıl?

Babamın küresel düzeyde temsil ettiği kişilik beni şaşırtıyor. Ona hayranlık duyan insanlar sosyal ağlar aracılığıyla bana bilmediğim, görmediğim pek çok fotoğraf ya da video gönderiyor. Üstelik bu tür materyalleri göndermeye devam etmelerini de istiyorum.

Çocukken onun diğer insanları ne kadar etkilediğini fark etmemiştim çünkü benim için o her zaman bir babaydı. Ama farklı insanların onu gördüklerinde, onun için ağladıklarında ya da dövmelerini gösterdiklerinde verdikleri tepkileri görmek benim için çok değerli. Umarım dünyanın her yanındaki hayranları onu hatırlamaktan asla vazgeçmezler.

Eğer onu kıyaslamanız gerekseydi kimi ona denk görürdünüz? Lionel Messi, Cristiano Ronaldo ya da bir başkası…

Bence her insan eşsizdir. İkisi de Arjantinli olduğu için Messi’yle karşılaştırıldıklarını biliyorum ama bence onları takdir etmeli ve ülkemize ait oldukları için minnettar olmalıyız. Babam Messi ve Ronaldo hakkında her zaman inanılmaz olumlu konuşurdu. Onunla mukayese edilen her futbolcuyu överdi. Bu da bana onun hem saha içinde hem de saha dışında nasıl biri olduğunu hatırlatıyor. Bu yüzden onunla gurur duyuyorum. Her bir yetenek hakkında ayrı ayrı konuşmaya çalışıyorum ve kıyaslamalara girmiyorum çünkü bunu doğru bulmuyorum. Ama benim için en iyisi o.

Spor dünyasını cebinize getiren Socrates App, artık yeni uluslararası macerasında yoluna The Rival ismiyle devam ediyor. Bu röportaj gibi birçok yazı, röportaj ve özel dosyayı The Rival üzerinden okumaya devam edebilirsiniz. Andreas Brehme'nin vedasından Rafael Nadal'ın sakatlık sürecine, temsilcilerimizin EuroLeague karnelerinden Serie A aylıklarına, NBA'den atletizme, Formula 1'den boksa birçok yazı, röportaj ve özel dosya The Rival'da sizleri bekliyor. iOS ve Android üzerinden indirmek ve bu yolculuğun parçası olmak bir tık uzağınızda.

Socrates Dergi