socratesXreflect_alt

50 Yıllık Tecrübe

6 dk

John McEnroe, hem oyunculuğunda hem de sonrasında tenisin en büyük reyting kaynaklarından biri oldu. Avustralya Açık’la tenis sezonunu açarken, şimdilerde Eurosport yorumcusu olan efsaneye mikrofon uzattık.

Bu yazı ilk olarak The Rival'da yayımlanmıştır. Socrates'in uygulaması olan The Rival'daki en yeni yazıları, röportajları ve özel dosyaları takip etmek için için uygulamamızı indirin, spor dünyası cebinize gelsin.

O türünün tek örneği. Yedi kez tekler Grand Slam şampiyonu, solak servis vole oyunu ve kort üstünde geçirdiği öfke nöbetleriyle hatırlanıyor. 1970’ler, 1980’ler ve 1990’ların ilk yarısının poster yüzlerinden olan efsane; aynı zamanda Björn Borg rekabetiyle filmlere konu olan bir rock yıldızı. Hem de kelimenin tam anlamıyla…

John McEnroe hâlâ alanındaki en çarpıcı isimlerden biri. Artık tenise yorumcu olarak hizmet ediyor. Sıradışı analizleri, onu bir zamanlar hem sevgi hem de nefret duyduğu oyunun en saygın seslerinden biri yaptı.

2024 Avustralya Açık’ın başlamasına kısa süre kala John McEnroe’yla konuşma fırsatı buldum. Yurtdışından birkaç meslektaşımın da katıldığı yuvarlak masa sohbetinde konu; unutulmaz anlar, gelecek tahminleri ve bizi erkek tenisinde nelerin beklediği ekseninde dolaştı. Öncelikle şunu söylemeliyim ki Avustralya Açık, McEnroe’nun ve dönemdaşlarının favorisi değildi. Bunun nedeni, çoğunlukla takvimde bulunduğu yer ve hemen çevresindeki diğer mühim turnuvalardı. Peki McEnroe oyuncuyken bu turnuvaya dair neler hissediyordu?

“Oyunculuk günlerimde Davis Kupası’nın daha önemli olduğu kanaatindeydim. Ayrıca tam o sıralar kendi evim New York’ta ATP Finalleri düzenleniyordu. Ve bir yandan da turnuva tam Noel zamanında düzenlenirdi. Ailem sürekli seyahat ettiğimi söyleyip evde olmamı talep ediyordu. Bunlar kararlarımı hep etkiliyordu. Üstelik geçmişte turnuva şimdiki kadar fazla anlam ifade etmiyordu. Şöyle düşünüyordum: ‘En iyi oyuncular gitmiyorsa neden gideyim ki?’ Böyle böyle gayet az sayıda Avustralya Açık oynadım.”

1988’e kadar çim zeminde oynanan Avustralya Açık, o yıl Kooyong’tan Melbourne’daki yeni tesislerine taşındı ve daha fazla sayıda elit ismin ilgisini çekmeye başladı. Son yıllarında kazanmayı birkaç defa deneyen McEnroe’nun eli ise boş kalacaktı. Bu konuya dair pişmanlığı olup olmadığını soruyorum:

“Keşke daha fazla önem atfetseydim. Ülkem için oynamayı çok seviyordum ama şimdilerde bana kimse ‘Kaç Davis Kupası kazandın?’ diye sormuyor. Duyduğum tek soru kaç Grand Slam kazandığım… Herkes sadece bunu duymak istiyor. Günümüzde teniste başarının tek kriteri olarak slam sayısının göz önüne alınması biraz üzücü.

Bence spor, sayıların çok ötesinde hikâyeler de barındırıyor. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim; hâlâ Avustralya Açık’ın takvimdeki yerine baktığımda birez erken oynanıyor gibi geliyor. Belki şubat, belki mart; bir parça daha geç olması gerektiğini düşünüyorum. Ama bunu söyleyen çok fazla kişiye rastlamadım.”

Tenis sezonu Melbourne’daki ilk büyük turnuvayla açılıyor. Bu da tenisçiler için bir sezonun bitip bir diğerinin hemen başlaması demek. Gerçi 2023’te meslektaşlarından daha uzun süre korta çıkmayan bir isim vardı. Tarihin tartışmasız en iyilerinden ve McEnroe gibi bir solak… Brisbane’daki geri dönüşü üç maç süren ve kalçasındaki ufak bir sakatlık sebebiyle Avustralya Açık’tan çekilen Rafael Nadal için olası veda sezonu talihsiz başladı. Yaşanan hayal kırıklığının ardından McEnroe’nun bu konu hakkındaki fikrini almamak olmazdı:

“Tarihin en iyilerinden biri emekliliğe yaklaşırken üzülmemek zor. Sporumuz için de durum böyle. Rafa geri döneceği için büyük bir heyecan dalgası vardı zira bir yıl oynamadı ve ilk maçlarında sağlam bir intiba bıraktı. Sanki bildiğimiz Rafa gibiydi. Brisbane’daki sakatlık nedeniyle fiziksel durumu yine gündemde. Bakalım vücudu bir geri dönüşe daha nasıl reaksiyon verecek?”

Kariyeri sakatlıklarla boğuşarak geçen İspanyol efsane, buna rağmen 22 Grand Slam şampiyonluğu yaşamayı başardı ki Novak Djokovic onu geçene kadar kısa bir süre tüm zamanlar rekorunu da elinde tuttu. Rafa’nın yeniden slam kazanıp kazanmama konusunda gerçekçi görüşleri var ve bu hususta üzerine ekstra bir baskı yüklemiyor. Yine de sporun gördüğü en rekabetçi ruhlardan birinden bahsediyoruz. Eski gücünü bulamadığı denklemde emeklilik çok daha yakın olabilir mi?

“Bu tamamen Rafa’nın kararı. 50 yıldır tenisin içindeyim ve bu kadar büyük bir oyuncu ve karaktere az rastladım. Şüphesiz ki gördüğüm en çok efor sarf eden tenisçi. Bir savaşçı. Bu nedenle umuyorum ki hayal ettiği gibi emekli olabilir. Hiçbir sporcu vücudunun devam edemeyecek hale geldiğini görüp bitirmek istemez, ne yazık ki çoğunlukla gerçekleşen budur. Biliyorum ki Rafa en üst düzeyde rekabet edebilmek, Novak ve diğer büyük rakipleriyle oynayabilmek istiyor. Bunu yapıp yapamayacağını görecektir. O geri dönüp dünya 10 numarası olmakla yetinebilecek bir karakter değil.”

Öte yandan, Djokovic hâlâ çok sağlam. Tenisteki hemen her büyük rekoru kırdıktan sonra gözünü daha da ötesine dikmiş durumda. Koleksiyonundaki tek eksik olan olimpiyat tekler altınını ve Jimmy Connors’a ait 109 ATP turnuvası kazanma rekorunu gözüne kestirdiğini kendi açıklamıştı.

40’lı yaşlarına kadar oynamak istediği de bir sır değil. McEnroe, Nole’nin başarılarından etkilendiğini sık sık belirtiyor. Ama acaba bizi ne kadar daha şaşırtmaya devam edecek?

"Novak inanılmaz görünüyor, geçen sene de çok etkileyiciydi. Onun yaşında hâlâ böyle oynayabilmek akıl işi değil. Şimdilerde fiziksel durumu ve bileğindeki sorun bir miktar soru işareti yaratıyor. İnsanlar onun sonsuza kadar kazanacağını düşünebilir ama zaman bir noktada sporcuları yakalıyor.

Teknik olarak, zihnen ve fiziken gördüğüm en kusursuz oyuncu. Peki vücudu onu ne kadar taşıyacak? Şu an onun kaybettiği bir senaryo yazmak çok zor olsa da Carlos Alcaraz’ın Wimbledon’da yaptığına benzer bir şey yapan başka birileri çıkabilir. Bunu zaman gösterecek.”

Şüphesiz ki zamanı yenmek mümkün değil. Nole de birbirinden yetenekli genç tenisçiler tarafından kovalanıyor. Alcaraz ve Medvedev birer Grand Slam şampiyonuna dönüştü, Sinner kısa süre içinde bunu başaracakmış intibası veriyor, Rune ise Boris Becker’le kurduğu ortaklık sayesinde bir sonraki adımı atabilir. Bu konuda McEnroe’nun görüşlerine başvuruyoruz:

“Sinner’in bir çıkış yapmasını birkaç yıldır bekliyorum. Şu an Grand Slam şampiyonu olabilmek adına iyi bir pozisyonda. Sırtındaki kamburu artık atabilir. Alcaraz halihazırda bir slam galibi ve kort üstündeki vuruş seçenekleri sınırsız, mükemmel bir genç tenisçi. Eğer Holger Rune, Boris'i dinler ve Boris de onu tamamen anlarsa bu harika bir ortaklık olabilir.

Medvedev’in ilginç bir oyun tarzı var. 13-14 yaşındaki ‘junior’ tenisçiler gibi her topu geri yolluyor ama 1,98 boyunda. İzlediğim o boydaki tenisçiler arasında en iyi hareket eden oyuncu. Kendilerini ne kadar daha geliştireceklerini göreceğiz. Rafa, Novak ve Roger… Onlar 30’lu yaşlarında dahi hep daha iyiye gittiler ve buna çok saygı duyuyorum. Ben kendi kariyerimde bunu başaramamıştım.”

En iyiler sürekli gelişip kazanıyor ancak ATP’de beklentileri henüz karşılayamayan yetenekli isimler de var. Stefanos Tsitsipas, Sascha Zverev, Andrey Rublev ve hatta 2023’ün ikinci yarısını harika geçirip 2024’e altı yıl sonraki ilk kupasıyla giren Grigor Dimitrov… İçlerinden hangisi sıradışı işler yapmaya aday?

“Saydığın isimler arasında, geçtiğimiz yıl diğer hepsinden daha fazla yol kat eden biri var. Grigor Dimitrov’u böyle iyi oynarken gördüğüm için mutluyum. Harika bir insan, klas bir oyuncu. Geçmişte sakatlıklarla, özgüven sorunlarıyla ve istikrarsızlıkla boğuştu. Şu an elit gruptaki raketler kadar iyi bir oyunu var. Umuyorum ki bir patlama yapabilir çünkü zor yollardan geçmiş birini kazanırken görmek çok güzel. Avustralya Açık’ta onu keyifle takip edecek, destekleyeceğim.”

Az önce de söylediği gibi konu ABD tenisi olduğunda McEnroe gayet tutkulu ve bu uğurda sayısız Avustralya Açık kaçıracak kadar da milliyetçi. Ancak onun da majör figürlerden olduğu ABD erkek tenisinin şaşaalı günleri artık çok gerilerde kaldı. Şimdilerde Ben Shelton, Taylor Fritz, Frances Tiafoe ve Sebastian Korda’dan oluşan grup heyecan yaratmakta. Acaba McEnroe da bu heyecanı paylaşıyor mu?

“İnanıyorum ki Ben Shelton’ın sahip olduğu yetenek diğer hepsinden fazla. Dolayısıyla baskı onun omuzlarında. Eğer bu ivmesini korursa birden çok Grand Slam kazanabileceğini düşünüyorum. Onun varlığı Tiafoe ve Fritz gibilerin üzerindeki baskıyı da azaltacaktır. Tiafoe, iki senedir iyi Amerika Açık performansları ortaya koyuyor. Fritz de hem oyunu hem çalışkanlığıyla kendini kanıtladı. Korda’nın potansiyeli yüksek ama güçlenmeye ihtiyacı var. Bir de Tommy Paul’ü seviyorum. Harika bir genç adam. Bence şahane bir oyuncu grubumuz var. Birbirlerini yukarı taşıyacaklardır.”

Tenisin bir büyük efsanelerinden biriyle vakit geçirmek harikaydı. John McEnroe hayatını adadığı oyunu incelikleriyle biliyor ve görüşleri de birbirinden kıymetli. Şu sıralar Eurosport için Avustralya Açık’ta bulunan efsaneye son olarak beklenmedik şekilde yorumcu koltuğuna oturan Nick Kyrgios’un olay yaratan açıklamalarını soruyorum. Ekipman ve antrenman teknolojileri bu denli farklıyken bu kıyası yapmak ne kadar adil?

“Hiç değil. Bir yandan oyunun gelişimi konusunda söylediklerini anlıyorum ama dönemleri kıyaslamak zor. Yani bu oyundaki gelişim, geçmişin şampiyonları zirve dönemlerinde bugünün oyununa ayak uyduramazdı anlamına gelmiyor. Boris, Rod Laver veya herhangi birinin şu an aynı stille oynayacağını sanmam. Dönemin ruhuna göre bir stil belirler ve başarılı olmanın yollarını bulurlardı. Herhalde tahta raketlerle Djokovic’in ya da Nadal’ın karşısına çıkacak değiller… Ben bu tip açıklamaları absürt buluyor ve Nick’in manşet vermeye çabaladığını düşünüyorum.”

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Spor dünyasını cebinize getiren Socrates App, artık yoluna The Rival ismiyle devam ediyor. Bu röportaj gibi birçok yazı, röportaj ve özel dosyayı The Rival üzerinden okumaya devam edebilirsiniz. Zeynep Sönmez, Özer Umdu ve Tümer Metin röportajlarının yanı sıra Suudi Arabistan'daki Süper Kupa'dan Franz Beckenbauer'e, Max Verstappen'den LeBron James'e birçok yazı, röportaj ve özel dosya The Rival'da sizleri bekliyor. iOS ve Android üzerinden indirmek ve bu yolculuğun parçası olmak bir tık uzağınızda.

Socrates Dergi