socratesXreflect_alt

Gabe Spitzer ile Konuştuk

5 dk

Rafael Nadal ile Carlos Alcaraz’ın kozlarını paylaşacağı Netflix Slam, 3 Mart’ta Netflix’te canlı yayımlanacak. Bu yayının arkasındaki motivasyonu, beklentileri ve yol üstünde çıkabilecek engelleri Netflix Kurgusal Olmayan Spor İçerikleri Başkan Yardımcısı Gabe Spitzer’dan dinledik.

İlk olarak Netflix’in böyle bir proje için neden bir tenis maçını tercih ettiğiyle başlayalım isterseniz…

Benim için aslında bu sorunun cevabı direkt olarak Rafael Nadal ve Carlos Alcaraz’ın kendileri. Onlar gerçekten harika oyuncular. Nadal şu anda tarihin en iyi isimlerden biri; Alcaraz ise son birkaç yıldır ortaya koyduğu oyunla o isimler arasında girme potansiyeli taşıyor. Bu birleşimi dünyanın dört bir yanındaki seyircilerimize sunabilecek olduğumuz için çok heyecanlıyız. Umarım birbirinden çok farklı zaman dilimlerinde yaşayan birçok insan aynı anda bu maçı takip edebilecek. Amerika’da sabah, Avrupa’da ise akşam vakti olacak. Halihazırda Break Point’i takip eden izleyicilere sahibiz. Onların da bu maçtan keyif alacaklarını umuyorum. Bu maça ev sahipliği yapmak bizim için heyecan verici olacak.

Bu organizasyonunda kaç kişi çalışacak? Arka planda nasıl bir ekip çalışması var?

Harika bir soru. Full Day adında harika bir prodüksiyon şirketiyle çalışıyoruz. Bizimle çalışan oldukça geniş bir ekip var. Bununla birlikte yaklaşık 100 kişilik bir ekibi Las Vegas’ta ağırlayacak olan MGM Otelleri’nden de söz edebiliriz. Ama elbette hâlâ daha arka planda çalışmaya devam edecek pek çok insan olacak. Şu anda size net bir rakamdan söz edemem ama pazar günü için çok heyecanlıyız. Hem orada yaşanacaklar için hem de dünyanın dört bir yanına ulaşacak bu yayın için…

"Bu birleşimi dünyanın dört bir yanındaki seyircilerimize sunabilecek olduğumuz için çok heyecanlıyız."

"Bu birleşimi dünyanın dört bir yanındaki seyircilerimize sunabilecek olduğumuz için çok heyecanlıyız."

Ancak Carlos Alcaraz, bugün (21 Ocak) Rio’da çıktığı bir maçın ikinci puanında çekilmek zorunda kaldı. Düşününce bu sizce de bir risk değil mi? Sakatlıklar, hava koşulları pek çok engelleyici durumla karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu tarz “Ya…” durumları için ne düşünüyorsunuz?

Açıkçası bu, şu an bizim için de yeni bir deneyim anlamına gelecek. Şu an elimizde olan fırsatı düşününce heyecanlı olduğumuzu söyleyebilirim ama biz de Alcaraz’ın sakatlığını sizinle birlikte öğrendik. Şu anda bu konuda bir şey söyleyebilecek durumda değilim ama siz nasıl takip edecekseniz biz de süreci takip edeceğiz. Ama yine de heyecan duyduğumuzu söyleyebilirim.

Formula 1: Drive to Survive ve Perde Arkası gibi seriler sayesinde aslında spor belgeselleriyle pek alakası olmayan birçok insanın bu içeriklerle karşı karşıya geldiğini gözlemliyoruz. Bu aynı zamanda spor meraklıları için değil, belgesel takipçisi olan veya drama içeriği tüketmek isteyen insanlar için de bir fırsat, değil mi?

Bizim için spor kesinlikle bir drama ve bir tür hikâye anlatma işi. Bu sebeple amacımız yalnızca o sporların azılı hayranları için ortaya bir şey koymak değil. Bunun ötesine geçmeliyiz. İster bir belgesel meraklısı olun, isterseniz yalnızca senaryoya dayalı dramaları tercih edin. Tüm bunları aynı anda düşünüp ortak bir küme üzerinden ilerlemek ve ‘kesinlikle izlenmesi gereken’ işler çıkarmaya çalışıyoruz. Dediğiniz doğru, o sporun mutlak takipçileri için bir şeyler üretiyor olmak, yaptığımız işin ana parçalarından biri ama bu yolda yeni alt hayran kültürleri oluşturabilir, o alanlar için insanları daha da heveslendirebiliriz.

Netflix’in spor içeriklerine baktığımızda bazı sporların pek çok ülkede ilgi çekeceğini, bazılarının ise sadece yerel bazda izleyici toplayabildiğini tahmin ediyoruz. Sizin bu konudaki yaklaşımınızı en iyi ne özetler?

İçinde bulunduğumuz dünyanın çok geniş olduğunu ve aslında sporun da kendi içinde çok fazla sayıda ve farklı çeşitte alt taraftarlık, hayranlık kültürüne sahip olduğunu düşünüyorum. Esasında biz de dünyanın dört bir yanındaki insanlar için “kesinlikle izlenmesi gereken” içerikler ortaya çıkarmak için çalışıyoruz. İster tüketeceğiniz içerik özelinde onun en iyi hayranlarından biri olun, isterseniz sadece o gün o içeriği izlemek ve ona dair bir şeyler öğrenmek için gelin ve izleyin. İki tarafı da tatmin edebileceğimizi düşünüyoruz.

Peki Formula 1: Drive to Survive örneğinde olduğu gibi ürünün pazarlanmasının ürünün önüne geçeceğini düşünüyor musunuz? İnsanlar sanki artık o günü değil de bir sonraki sene Formula 1: Drive to Survive’da o konunun nasıl işleneceğini merak ediyor. Sizce böyle bir risk var mı?

Bu kesinlikle iyi bir soru. Bu işi yaparken en çok dikkat ettiğimiz hususların başında çok iyi hikâyeler anlattığımızın farkında olmamız gerekliliği geliyor. Bununla beraber o sporların rekabetçi yanlarının da asla önüne geçmememiz gerekiyor. Bu sezona kadar yaşanan pek çok şeyi faydalanılabilecek şeyler olarak gördük. Bugün geldiğimiz noktada da olanlara yakından dikkat kesilmemiz gerekiyor. Ama dediğiniz gibi, ne kadar harika hikâyeler anlattığımızı bilmemiz ve aslında bu işte sadece bir partner olduğumuzu unutmamamız gerekiyor. Onların rekabetçiliklerinin önüne geçmiyor olduğumuzdan emin olmaya çalışıyoruz.

"Onların rekabetçiliklerinin önüne geçmiyor olduğumuzdan emin olmaya çalışıyoruz."

"Onların rekabetçiliklerinin önüne geçmiyor olduğumuzdan emin olmaya çalışıyoruz."

Formula 1: Drive to Survive örneği başta olmak üzere çok fazla kişinin katılım gösterdiği içeriklerde son söz kimde oluyor? Sporcular, teknik ekipler, takım menajerleri, menajerler… Her kafadan bir ses çıkıyordur muhakkak. Orada Netflix ağırlığını nasıl hissettiriyor?

Bunu konuşmamızın ve belirtmemizin çok önemli olduğunu düşünüyorum zira tüm projelerimizde editoryal konuların tamamında Netflix son sözü söyleme yetkisine sahip. Bu gerçekten de izleyicilere karşı geliştirdiğimiz bir tür sorumluluk. Neticede insanlar özgün ve güvenilir işler seyretmek istiyorlar. Ama tabii ki çalıştığımız liglere, takımlara ve sporculara kapılarımızı kapatıyor ve iletişimi kesiyor değiliz. Bu projeleri ortaya çıkarırken de anlattıkları hikâyeleri en doğru şekilde aktarabilecek yapımcılarla çalışıyoruz zaten.

Netflix Slam özelinde güttüğünüz ana amaç ne peki? Daha önce ulaşılmamış insanlara ulaşmak mı yoksa halihazırda abone olan kullanıcıları içeride tutmak mı?

Her zaman umut ettiğimiz şey bu oluyor. Şu anda halihazırda dünyanın pek çok yerinden aboneye sahibiz. Onlar için ‘kesinlikle izlenmesi gereken’ ürünler çıkarmaya çalışıyoruz. Bu spor içerikleri için de geçerli Squid Game, Stranger Things veya yakın zamanda yayımlanacak Senna dizisi için de geçerli. Amacımız elbette önce insanların beğenisini kazanmak, sonrasında ise abone olmalarını beklemek. Spor ise bunun için harika bir araç. Biz de bunun peşinden gidiyoruz.

Bisiklet, basketbol, futbol… Bunların pek çoğu kemik bir izleyici kitlesine hitap ediyor. Olimpiyatlar da yaklaşırken sörf veya kaykay gibi daha farklı ve niş alanlara doğru ilerleme planlarınız var mı?

Bu konu yine bir şekilde ‘hikâye’ dediğimiz yere bağlanıyor. Dünyanın pek çok yerinden sporcular, ligler ve organizasyonlarla iletişim halindeyiz. Yapmamız gereken şey doğru hikâyeyi, doğru malzemeyi beklemek. Mesela doğru dünyanın en hızlı atletizm sporcularıyla alakalı bir seri hazırlıyoruz. Bu, 2024 Paris Olimpiyat Oyunları için beklediğimiz bir şey. Dediğiniz gibi, bu tarz sporlarla olan işbirlikleri için de doğru hikâyeyi bekliyoruz.

Futbol veya olimpiyat oyunları gibi pek çok insanın takip ettiği canlı spor müsabakalarına ev sahipliği yapmak gibi bir düşünceniz veya planınız var mı?

Açıkçası şu anki program anlayışımızda yalnızca canlı spor olaylarının öncesine ve sonrasına bakmak var. Onların önemli ve kayda değer anlarını ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Şu aşamada canlı spor müsabakaları ve organizasyonları için bir plana sahip değiliz.

Uzun vadeli projeler neler peki? Netflix Slam’le başlayan bu yolculukta farklı düzeyde turnuvalar ve organizasyonlar görecek miyiz?

Bildiğiniz üzere, Nadal bir efsane; Alcaraz ise olağanüstü bir genç yetenek. Bu ikilinin iyi bir birliktelik olduğunu ve öncelikle İspanya’da, sonrasında ise tüm dünyada ilgi çekeceğini düşünüyoruz. Eğer bundan sonrasını konuşacaksak spesifik bir detaydan veya plandan söz edemem. Ama yine de bu konuya dair girişimlerimizin olacağını söyleyebilirim. Birçok farklı lig ve organizasyonla “Nasıl birlikte çalışabiliriz? Nasıl bir iş ortaklığına imza atabiliriz?” şeklinde düşüncelerimiz oluyor.

Socrates Dergi